Anadolu Yakası’nda ikamet eden biri olarak, bizim bu tarafta hem iyi yemek yiyebileceğin, hem şahane bir şekilde eğlenebileceğin düzgün bir mekan yok diye hep konuşuruz arkadaşlarla. Tamam Bağdat Caddesi diye bir olay var ama çok gitmekten midir, yoksa gerçekten aradığımız mevzunun tam karşılığını bulamadığımızdan mıdır bilmiyorum, lezzetli yemekle keyifli eğlenceyi aynı anda istiyorsak, kendimizi yine yeni yeniden Avrupa Yakası mekanlarında bulmuşuzdur hep. Taa ki Bistro Cabana ile tanışana kadar.

Kayışdağı’nda, Yeditepe Üniversitesi’nin dibinde bir seneden fazla süredir varlık gösteren böyle bir mekanı, şimdiye kadar nasıl gözden kaçırmışız, kızıyorum kendime. Bistro Cabana, çok özel tasarlanmış bir mimariye sahip ahşap ve renkli ortamı, loş ve insana huzur veren ambiyansı ve Çarşamba’dan Cumartesi’ye haftada dört gün sunduğu canlı müzik performanslarıyla on üzerinden on puan verdiğim mekanlardan biri. Canlı müzik dediysek de öyle sıradan insanlar sahne alıyor diye algılamayın sakın. Volkan Gürel, Emre Altınok, Güvenç Dağüstün ve Orkestrası gibi, müzik camiasında kendini kanıtlamış, kaliteli müzik yapan isimlerden bahsediyoruz. Benim gittiğim akşamda perküsyon ve çift gitar eşliğinde türkçe ve yabancı akustik pop şarkılar seslendiren Barselona doğumlu Emre Altınok sahne alıyordu. Gitarı kafasının arkasından tersten çalabilen bu adamın sahnede neler yapabileceğini gidip izlemeniz gerekiyor. Bu müzisyenlerin yanı sıra Haluk Levent, Yunan Buzuki Üstadı Dimitrios Markou ile Yorgo ya da Kürşat Başar gibi isimler de Nisan ayı içerisinde mekanda sahne alacak olanlardan birkaçı.

Mekan canlı müzik için sizden rezervasyon yapmanızı talep ediyor. Bunun içinde size iki seçenek sunuyor. İster a la carte menüden (ekstra müzik parası 35 TL) kendi seçeceğiniz lezzetlerle geceye devam ediyorsunuz, ister hazırladıkları 130 – 150 TL’lik limitsiz yerli içkili fix menülerinden birini seçip olayı akışına bırakıyorsunuz.
Bistro Cabana’da Neler Yedik?
Ben büyük fanı olduğum Mozzarella Capresse (17 TL) ve Somon Füme (18 TL) gibi başlangıçları nerede bulsam affetmem, götürürüm. Burada da aynısını yaptım, çaktırmadan çaktırmadan hüplettim. Bu tarz lezzetleri yakalamak için 100 Michelin yıldızlı bir aşçı ihtiyacı yoktur, kullandığınız ürünlerin kaliteli olması yeterlidir. Bistro Cabana'da masraftan kaçmamış, masraftan kaçmamasına ve iyi malzeme kullanmasına rağmen oldukça uygun fiyatlar belirlemiş bu güzellere.

Roka, parmesan ve kekikli dijon hardal soslu Bonfile Carpaccio (20 TL)‘da biraz fazla ince dilimlenmesi dışında oldukça iyiydi diyebilirim.

Böyle bistro konseptli bir mekandan beklenecek en son şey de herhalde, böyle babaannemin Etli Pazı Sarması kadar başarılı bir Etli Pazı Sarma (14 TL) ortaya koyması olurdu. Yanında yoğurtla ikram edilen mevzunun porsiyonunda 6 tane var. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor. Bir an mutfağa girip o tencereyi ele geçirmeyi düşünmedim değil.

Fotoğraftaki ıspanak, ceviz ve keçi peynirli Ravioli'de (20 TL) ara ara insanın canı çekip, bi’ Bistro Cabana yapayım diyebileceği kadar lezzetliydi valla.

Beyaz şarapla zor uğraşlar sonucu çektirilip, arborio türü pirinçlerin nişastasını salmasıyla ortaya çıkan kremamsı yapısı ile İtalyan mutfağının mihenk taşlarından Risotto vazgeçilmez spesiyallerimden biridir. Her mekanın yapmayı beceremediği ve genelde porcini mantarlı olanından başka deneyimlemeyi tercih etmediğim bu olay, Bistro Cabana'da pancarlı olarak hazırlanıyor.

Mozzarella, roka, parmesan, domates ve füme etini benim üzerime de koysanız ben de çok lezzetli olabilirim. :) Şaka bir yana, taş fırından çıkan çıtır Füme Etli Pizza (21 TL) favorilerimden biriydi o gece.

İçi çeşitli sote sebzelerle ve baharatlarla harmanlanmış ve yumuşacık hamurun içine hapsedilmiş ismi Sürpriz Köfte olan bu tabak Bistro Cabana'nın menüsüne önümüzdeki günlerde eklenecek. Fazla büyük porsiyonlu bu lezzet de şüphesiz yazın vazgeçilmezlerinden biri olacak.

Yemeklerinde genelde köy tereyağı kullanmayı tercih eden mekan, şimdilerde hemen hemen her restaurantın menüsünde bulunan Lokum Bonfile'de de bu durumu görmezden gelmemiş. Kuşkonmaz ve patates püresi ile servis edilen ve adı üzerinde lokum gibi yumuşacık olan bu spesiyalin lezzetli olması dışında en büyük özelliği diğer mekanlara göre fazla uygun olması. (37 TL)

Amerikalarda eğitim aldığım dönemlerde meşhuuur The Cheesecake Factory'nin tüm cheesecakelerini günlerce deneyimlememden mütevellit, artık cheesecake konusunda kendini bana beğendirebilecek bir mekan kolay kolay çıkmıyor karşıma. Bistro Cabana'nın dışarıdan hazır almayı tercih etmediği (ki burası çok önemli) ve kendilerinin pişirdiği Original NewYork Cheesecake'i (10 TL) içinse oldukça başarılıydı diyebilirim.

Bistro Cabana'ya bir sonraki ziyaretim kahvaltı için olacak. Sadece haftasonları olduğunu bildiğim ve içerisinde kahvaltı tabağı, omlet, menemen, sucuklu-kaşarlı pide, çıtır pide ve sınırsız çay mevcut olan fix brunch menüsü kişi başı 30 TL'imiş. O mevzuyu da bilare anlaticiiiiiiiim sizlere. :)
İletişim:
www.bistrocabana.com
Instagram: bistrocabana
Facebook: Benjamin Cabana ve Bistro Cabana
Twitter: Bistro Cabana
Swarm: Benjamin Cabana
Rezervasyon: 0534 274 75 75
www.bistrocabana.com
Instagram: bistrocabana
Facebook: Benjamin Cabana ve Bistro Cabana
Twitter: Bistro Cabana
Swarm: Benjamin Cabana
Rezervasyon: 0534 274 75 75
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu yayın size faydalı oldu mu? Paylaşsanız ya görüşlerinizi. :)